Ana içeriğe atla

Şanlıurfa yolunda

 ŞŞanlıurfa

Öncelikle Şanlıurfanın sıcak olduğunu söyleyerek başlayayım yazıya bundan sonrasını okumak isteyenler okuyabilir.Şanlıurfa için bir şarkı yapsam şarkının adını sıcak piştim piştim koyardım.Burası güzel bir yer gelip görmek için.Buradaki insanlar genel olarak iyi insanlar ama burada baya Suriyeli insan birikmiş bütün Suriyeliler kötüdür demiyorum.iyi olanlar var ama kendinizi bu kadar Suriyelinin içinde güvende hissedemeyebilirsiniz.Burayı havalar sıcakken gezmenizi tavsiye etmem serin havalarda yada sıcak havalarda gelecekseniz de akşama doğru akşam gezmenizi tavsiye ederim çünkü Şanlıurfa akşamları daha güzel.

Buradaki sokaklar ve dükkanlar çok otantik ve güzel buraya gelirken balıklı göl yakınındaki dükkanlarıda gezin ordaki yemeklere,otantik ürünlere, kültürel yapıya hayran kalacaksınız.
Burada gezebileceğiniz yerlerin başında şunlar geliyor:

-Balıklı göl
Şanlıurfa kalesi
-göbekli tepe
-arkeoloji müzesi
-aynzeliha gölü

Gelin beraber balıklı göl efsanesini dinleyelim
Gerçi siz bunu okurken ben başka bir yerde başka bir yazı yazıyor olacağım neyse siz efsaneyi dinleyin.

Balıklı göl Efsanesi

Allah’a olan inancını her an koruduğu ve onu aradığı için Allah, İbrahim’e Halilim yani Dostum demiştir. Balıklı Göl’ün adı Allah’ın Dostu anlamına gelen Halil-ür Rahman olarak da bilinir.  Hz. İbrahim’in atıldığı ateşin su, odunların ise balığa dönüştüğü efsane günümüze kadar süregelir.

Şanlıurfa ve çevresinde bir zamanlar hüküm süren Nemrut isimli bir kral varmış. Halkına yaşattığı zulümlerle bilinen Nemrut kendisini tanrı ilan etmiş ve halkının kendisine tapmasını istemiş. Bunun için tapınakta kendi heykellerini yaptırmış ve halkının kendisinin simgesi olan bu heykellere yani kendisine tapmaya zorlamış.  Bir gece uykusunda bir kabus görmüş ve hemen kahinleri rüyasını yorumlamalarını toplamış. Kahinlerden biri Nemrut’un rüyasını o yıl doğacak olan erkek çocuklardan birinin onu öldüreceğini, putperesliği yok edeceğini ve hükümdarlığı ele geçireceği kehanetinde bulunur.

Kral Nemrut O Yıl Bütün Erkek Çocuklarını Öldürmeye Başlar
Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan bütün erkek çocukları askerlerine öldürtmeye başlar. Nemrut’un askerlerinden biri olan Azer, hamile olan ve kısa bir süre sonra doğum yapacak olan karısı Nuna Hatun’u Urfa Kalesi yakınında bir mağaraya götürür. Nuna Hatun bu mağarada oğlunu doğurur, ismini İbrahim koyar. Nuna Hatun Nemrut’tan korktuğu için oğlunu mağarada bırakır. Dayanamaz ve çocuğunu kontrol etmeye gider ve yaşadığını, ceylan tarafından emzirildiğini görür ve çok mutlu olur. Her gün mağaraya çocuğunu görmeye gider, çocuk ceylanlar tarafından büyütülür. Henüz on beş aylıkken on beş yaşında bir delikanlı gibi görünür. Bir gün ava çıkmış olan kralın askerleri İbrahim Peygamber’i ormanda görüp yakalar ve saraya Nemrut’un huzuruna çıkarırlar. Nemrut’un çocuğu yoktur, İbrahim Peygamber’i görür görmez onu sever ve evlatlık alır.

Ve Nemrut Hz.İbrahim'i Evlatlık Alır
İbrahim Peygamber zamanla Nemrut’tan halkına yaptığı zulüme ve putlara tapmaları konusunda zorladığı için nefret eder. İnsanların kendilerine bile bir faydası olmayan putlara tapmalarını anlam veremez, böylece içinde Allah inancı oluşmaya başlar. Bunu da halkla paylaşmaya başlar. Bu arada Nemrut, Zeliha adında bir kız çocuğu daha evlatlık almıştır. Zeliha, İbrahim’e karşı sevgi duyar ve onun söylediklerine hak verir.  Halk da İbrahim Peygamber’e hak verse de Nemrut’tan korktukları için hiçbir şey yapmazlar.


Hz. İbrahim Tüm Putları Parçalamıştır

İbrahim Peygamber bir tören gününde henüz kimse yokken bir baltayla tapınaktaki tüm putları parçalar ve baltayı en büyük olan putun boynuna asar. Bu haber hemen Nemrut tarafından da duyulur. Haberi alan Nemrut çok sinirlenir ve en büyük putun üzerindeki baltayı eline alarak bir taş parçasının bunu nasıl yapabileceğini bağırarak sorar. İbrahim Peygamber bunun üzerine konuşmaya başlar. Kendi elleriyle yaptıkları ve inandıkları,  kendilerini bile koruyamayan bu taş parçalarından bir de onlara inananları koruyacağını beklemelerinin doğru olmadığını anlatır. Nemrut bu konuşma karşısında öfkelenir ve İbrahim Peygamber’in büyük bir ateş yakılarak halkın önünde yakılmasını emreder.  O gün hiçbir yerde başka ateş yakılmasına izin verilmez ve bütün odunlar toplanır. Büyük bir ateş yakılır. İbrahim Peygamber bugün Urfa Kalesi olarak ayakta duran iki sütununa mancınıkla bağlanır ve bu yakılan ateşe atılır.

Peygamber Düştüğü Anda Ateş Bir Göle Dönüşür
Atıldığı anda ateş göle, odunlar ise balığa dönüşürler. Balıkların sırtında kara lekeler vardır hala. Bu lekeler odunların yanmış olmasından kalan izlerdir. Zeliha’nın bu durum karşısında döktüğü göz yaşlarından bir göl oluşur ve bu göle Zeliha’nın gözyaşları anlamına gelen Ayn-ı Zeliha Gölü denmiştir.

Nemrut bütün bunlar karşısında daha çok öfkelenir ve Allah’ı inkar etmeye devam eder. Rivayete göre Allah tarafından gönderilen kanadı kırık bir sinek Nemrut’un kulağından içeri girer ve beyninde gezinmeye başlar. Nemrut, sinekten dolayı sürekli olarak kafasında ağrı hisseder ama hiçbir hekim bu ağrıya çare bulamaz. Nemrut kafasındaki ağrıyı azaltmak için tahta bir tokmakla başına vurup durur her gün. Ağrı artıkça tokmakla vuruşları da sertleştiğinden kafası bir gün patlar ve can verir.

Bugün hala halk bu gölü ve balıkları kutsal kabul eder. Bu balıklara dokunan kişinin öleceğine veya başına bir bela geleceğine inanılır.


Görüşürüz kendinize iyi bakın 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEN KİMİM BU DÜNYADAKİ YERİM NE?

  ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETMEK SUÇTUR. Çevremize baktığımız zaman çoğu kişinin Hayali yok ne için yaşadığının farkında bile değil.Ne için varsın sen bu Hayata diyorsun birisine şey işte bir ev alayım bir araba alayım geçinip gideyim diyor.Bir insanın yaşamı Sadece bunlardan ibaret olmamalı.İnsan Kendisine şu soruları sormalı -Ben Kimim? -Bu dünyadaki yerim ne -Ne için varım -Ne yapmak için gönderildim ben Sadece 3.500 maaş alıp ömür boyu bir ev bir araba için 9'dan 5'e Adeta bir hamster çemberinde dönüyormuş gibi yaşamak için mi varız.Hayır ben Buna inanmıyorum Beni bunlara sürüklemelerine,bana bunları Tavsiye etmelerine izin vermem,dinlemem,yapmam.Ben asıl yapmam gereken Neyse varoluş sebebim gönderiliş nedenim neyi gerektiriyorsa onu yapmayı seçiyorum bana dayatılanı değil,benden istenileni değil.Bana nasıl Mutlu olacağımı söyleyen ama kendileri  mutluluğun tanımını bile yapamayan insanların beni manipüle etmelerine İzin Vermem,sizde İzin Vermeyin.

İNSAN NEYLE YAŞAR

    İnsan ne için yaşar, İnsanlar temelde Mutlu Olmak için yaşar.Mutluluk kişiden kişiye göre değişir.benim mutluluk tanımım kendim için mutluluk eşittir mücadele ben bir şeyler için mücadele eğitimde daha mutlu oluyorum.Sonuç hepimizi mutlu eder ama sonuca giderken karşılaştığımız zorluklara verdiğimiz mücadele de sonuç kadar bizi mutlu eder.Kimse sizin verdiğiniz mücadeleye bakmaz insanlar genel olarak sizin sonuçlarınıza bakar bu yüzden sonuçlar Bizim için önemlidir.Bahane bulmak adlı blogumdada bu konuya değinmiştim sen istediğin kadar konuş babam zengin değildi,iyi bir şehirde değildim, kız arkadaşım beni aldattı hoca puanımı kırdı bunlar Kimsenin Umurunda değil sizin sonuçlarınız konuşur.Bu yüzden şundan dolayı olmadı Bundan dolayı olmadı şeylerini bir kenara bırakıp mücadele etmeliyiz.Son 50 yılda dünya çok gelişti insanoğlu bir koşuşmanın bir kaosun içine sürüklendi.Bir hızlı yaşam hayatı kaçırma endişesiyle çok çabuk yaşamaya çalışıyor.Boylece hayata çoğu şeyi kaç

Bunu Okumadan Sakın üniversiteye gitme

 Hepinizin katledilmiş ama daha ölmeyen birer fidansınız ölmeden Kendinizi yeniden doğurmalısınız. Okul balığı, köpeği, yılanı, maymunu Bir araya toplayıp hepsine aynı testi uyguluyor, hepsine ağaca tırmanın diyor.Ağaca tırmanan Maymun kazanıyor, ağaca tırmanamayan balık kaybetmiyor.Nasıl Maymun,balık, birbirinden farklıysa okul sırasındaki Ali, Ayşe Süleyman, Zeynep de birbirinden farklı.Ama Bu öğrencileri aynı kişi aynı şeyleri tekrar tekrar anlatıyor.Süleyman çok farklı Hayaleri, hedefleri olan birisi, Zeynep bambaşka biri oda farklı yetenekleri, Hayaleri olan birisi. Okulda boksör olacak, ressam, tarihçi, müzisyen bilim adamı olacak İnsanları  bir araya topluyorlar hepsine aynı şeyleri öğretiyorlar.Resam olacak adama neden matematik dersi veriyorsun ki Belki matematiğe yeteneği yok şimdi sen. Onu matematik yapamadığı için değerlendirip kendisinin bir Aptal olduğunu düşünmesine çalışmıyorsunda ne yapıyorsun sen benim yeteneğimi katletmiyorsunda ne yapıyorsun ressam olaca