Mücadeleni sonuna kadar ver
Kimse benim futbolculuğuma inanmıyordu.Babam yeşil Burun Adalarında bir denizciyken annem de İsveç'te bir fabrika işçisiydi.Herkes bana "şunu yapamazsın,bunu yapamazsın,bu mümkün değil, yeterince büyük, güçlü yada iyi değilsin."diyordu.Bu da Benim için hayatım boyunca büyük bir motivasyon kaynağı oldu.Çünkü ne zaman böyle dense yanıldıklarını kanıtlamak için çok çabaladım.Sonunda bu durum futbolcu olarak içimdeki bir ateşe dönüştü.İnsan kendisini yönlendiren ve içten gelen bir motivasyona ihtiyaç duyar.Teknik direktöründen alamazsın bunu,yapay olur.Sahaya çıktığında o mesafeleri koşman, mücadele etmen,işler zorlaştığında ya da geriye düştüğünde dahi bu kafa yapısını koruman gerikir.
Ben İsveç'te doğdum.kolektif olmanın bireysellikten daha iyi olduğunu düşünüldüğü bir kültürün içinde büyüdüm.Bunu da oyunuma yansıtım.Diğerlerinden yetenekli olsamda kirli ağır işleri yapmaktan çekinmedim elimi, yüzümü kirletim.Bu seyircilerin hemen idrak etiği bir mesele.Onlara karşı hep açık ve dürüst oldum.Bu da işe yaradı.
(Henrik larsson)
Küçükken hiç harçlık almadım.Gazete taşıdım.Abim Mutlu'nun çalıştığın gazete dağıtım şirketinde ona yardım ettim.Uzun süre anneme tanıdıkların verdiği kullanılmış elbiseleri giydim.Marka,stil ve güzel olup olmaması söz konusu değildi.Kızlara ait Pembe kazaklı fotoğraflarım da var.Annemin arkadaşlarından hediye aldığı elbiseleri giymek zorundaydım.En sevdiğim yemek 55 cent karşılığında aldığım bir paket tost ekmeği ve Aldi'den 1 Euro'dan daha ucuza alınan ketçaptı.Günlerce bu Beyaz ekmeğe ketçap sürerek sorunsuzca karnımı doyururdum.Anem bir okulda temizlikçi olarak çalışıyordu.günde iki vardiya işe gitmek zorundaydı.....Başka çocuklar inanılmaz güzel evlerde oturuyordu.servis tarafından şık ve güzel bahçeli evlerden alınıyordu.Kendi oturduğumuz evden utanıyordum.Servisi evimizin bulunduğu Bornstrasse 30 adresi yerine birkaç metre yürüyüp sokağın öbür tarafında,en azından camları kırık Olmayan binanın önünde bekliyordum.
(Mesut Özil)
En önemli ders, sonuca
Değil aktivitenin kendisine
Odaklanmamız gerktiğiydi.
"Oyunu kazanmayı düşünme"derdi.
"Hazırlanmak için
elinden geleni yap!yapman
gereken herşeyi yaptığını
ve sahada Kendini tümüyle
oyuna verdiğini bildiğin sürece,
Ödülün Budur.Skor tabelası
anlamsızdır."Bu felsefe,
Bir İngilizce öğretmeni ve
Koç olarak da felsefesinin
Temelini oluşturuyordu.Bunu
Üniversitede okuduğu bir
Şiirden ilham almıştı:
Tanrı'nın önünde,zavalı bir adam,
İtiraf için diz çöktü ve eğdi başını;
"Kaybettim"dedi ağlayarak.
Tanrı yanıtladı:
"Elinden geleni yaptın, başarı budur."
(Kareem Abdul cabbar)
Yorumlar
Yorum Gönder